SEYFİ ÇELİKKAYA
Yozgat’ın Yerköy ilçesinde kebap ustası Arif Hoşgör, vatandaşın alım gücünün azalması nedeniyle 500-600 lira olan kelle ve iskele kebabını yarı fiyatına sattığını söyledi. Hoşgör, “Vatandaşımız et yesin, tavuk zaten alma gücü insanlarda kalmadı. Tavuk kemiği satılıyor bizim tavukçuda, ‘tavuk kemiği bulunur’ diye. Ben vicdanen rahatsız oluyorum. Eti alıyoruz, aldığımız fiyata da geri satıyoruz. Bizde kar amacı yok” dedi.
Yozgat’ın Yerköy ilçesinde önce sokakta, şimdi ise açtığı iş yerinde kelle ve iskele kebap satan Arif Hoşgör, vatandaşın et yemesi için kar marjından fedakarlık edip piyasanın yarı fiyatına satttığını söyledi. Hoşgör, şöyle konuştu:
“PORSİYONLARI AŞIRI FAZLA TUTUYORUM”
“35 yıldır bu işin içindeyim. Sadece kelle satıyordum, dışarıda sokakta kelle satıyordum. Baba mesleği kasaplık, ben kasabım normalde. Bütün kasaplar da beni tanır. Ben kasap açmak istemedim, sermayem de yoktu. Ufak böyle beş masalı kelle yeme yeri açmıştım. Sonra bu iskele kebabını özel yapıyordum, 10 kilo istiyorlardı, tepsiyle yapıyordum, ufak bir cüzi kar alıyordum. Çoğunlukla kelle yiyen müşterilerim ‘başka bir yiyecek yok mu?’ deyince ben bunu bir deneyeyim dedim. Deneme amaçlı yapmıştım, o da tuttu, sevdiler halkımız da. Biraz da porsiyonları aşırı fazla tutuyorum, iyi tutuyorum. İkinci isteyen olmadı daha çok şükür, iki senedir. Onun için ucuz veriyorum. Halkın gücü zaten belirli, bura küçük bir ilçe.
“KONYA’DA 3 BİN LİRA. DENİZLİ’DE 2 BİN LİRA. BENİM BURADA KİLOSU HEMEN HEMEN 700 LİRAYA GELMİYOR”
Halkın alım gücü biraz daraldığı için, ister istemez et fiyatları da aşırı arttığı için bu işi nasıl yaparız? İnsanlara eti nasıl yediririz dedik. Biz dedik ki; kar beklemiyoruz bundan. Elli porsiyondan bize beş porsiyon kalıyor, ona da elhamdülillah bereket versin diyoruz, geriye çekiliyoruz. Ama halkımız da ete doyuyor bu ara. Şu anda işlerimiz çok güzel. Cumartesi pazar açmıyoruz, ama şu anda açıyoruz, halkımızın yoğun ilgisinden dolayı. Şu ikisi bende bir porsiyon, şöylece bir porsiyon, normalde yarım kiloya denk geliyor. Yani bunu bir yiyen bir insan doyuyor, kesinlikle ikinci defaya yemiyor. Piyasada bunun kilosu 3 bin liraya da var, Konya’da 3 bin lira. Denizli’de 2 bin lira. Benim burada kilosu hemen hemen 600-700-800 liraya gelmiyor. Tartmadım ben, belki üç porsiyonu bir kilo gelir, belki dört tanesi. Önemli değil benim için. Ben de porsiyon 225 lira, yanında ekmeği, salatası, her şeyi içinde. İçecekle 250 liraya falan mal oluyor. Kelle de 225 lira. Kellemiz de kendi kırılır, nar gibidir, tertemizdir, mis gibidir. Biz kelle olursa satıyoruz, kelle olmazsa satmıyoruz. Biz de dolaba koyup dondurayım, şoka sokayım diye bir olay yok. Bizde sadece bugün kesim varsa o gün kelleyi alıyoruz. Ertesi gün satıyoruz. Başka yok. Hafta sonlarında günlük 25 kelle, 25 kilo et satıyoruz. Hafta içleri de 40-45 kilo et satıyoruz. Bazen de bir kelleyi üç kişi yiyen de var. Adam üç kişiyle geliyor, bir kelle yiyor, ne yapsın yani? Gücü ona yetiyor.”
“TAVUK KEMİĞİ SATILIYOR ARTIK, VİCDANEN RAHATSIZ OLUYORUM”
Vatandaşımız et yesin, tavuk zaten alma gücü insanlarda kalmadı. Kemik satılıyor artık, tavuk kemiği satılıyor bizim tavukçularda, ‘tavuk kemiği bulunur’ diye. Ben vicdanen rahatsız oluyorum. Eti alıyoruz, aldığımız fiyata da geri satıyoruz. Bizde kar amacı yok. Bizde çok az cüzi bir kar amacı var, Allah bereket versin diyoruz. Normal bir yevmiye gibi, öyle düşünün. Bizde tartı olayı yok. Tartımı normalde 90 gram, devletin bize sunduğu 90 gram, 100 gram arası kebap verilir diyor. 100 gramı nasıl vereyim? Küçücük bir parça, şunu ben nasıl vereyim? 200-300 liraya küçücük bir şey. Ben de diyorum ki; bunun yanına mesela şöyle vereyim 200 lira olsun diyorum. Amacım bu benim, fazla olsun, insanların karnı doysun. Dava bu. Bol bol yesinler, bol bol yesinler.”
“MARKETLERDE SATILAN KOLAJEN KEMİK SUYUDUR, ESAS KOLAJEN BUDUR”
Piyasada satılan kolajenin kemik suyu olduğunu aktaran Hoşgör, “Biz bundan bir kuruş para almıyoruz. 35 yıldır daha kuruş almadım almam da. Para getirene, tavuk, cücük, yumurta getirene hiç vermem. Ben hiç karşılığımı hiçbir şey yapmadım. Bu normalde üstteki kuyruk yağı, yemeklere konur, bu da kolajen. 35-40 kilo etten bu kadar. Marketlerde satılan kolajenler kemik suyu, esas kolajen budur. 700-800 gram çıkar çıkmaz, 40-50 kilo etten. Biz bunu, babamızın, anamızın hayrına, hastalara, kemik gelişimi olmayan çocuklara, hasta, kanser olanlara şifa niyetine, biz de bunun yanına bir ikram olaraktan veriyoruz” şeklinde konuştu.
GÜNDEM
23 Aralık 2024SPOR
23 Aralık 2024GÜNDEM
23 Aralık 2024SPOR
23 Aralık 2024SPOR
23 Aralık 2024GÜNDEM
23 Aralık 2024GÜNDEM
23 Aralık 2024